2 Ekim 2014 Perşembe

31 Ekim Cadılar Bayramı Duyurusu

Bildiğiniz gibi 31 Ekim'de Cadılar Bayramı var. Biz creeptologist/creeptolog'lar kendimizce bu bayramı aynı zamanda pasta bayramı haline getirmeye çalışıyoruz. Bu yüzden 1 iyi 1 kötü haberimiz var:

iyi haber 31 Ekimde Cadılar bayramı temalı büyük uzun ve ürkünç bir pasta yazıcağız ve bu pastada ilk Creeptology (blog olan) yapımı karakterle tanışacaksınız.

kötü haber o güne kadar hiç pasta gelmeyecek ve merak etmeyin bu pasta karanlıktaki adamdan çok daha ürkünç olacak (olmazsa kusura bakmayın sonuçta profesyonel değiliz.).

9 Eylül 2014 Salı

Slenderman karakter profili

Ad: Slenderman

Diğer isimler: Slender, Uzun adam,Zayıf adam

Görünüşü: Uzun, Zayıf, takım elbiseli, Yüzsüz

Güçleri: TelePort(ışınlanma), Kayıt cihazı bozmak, yaklaştığı kişinin görüş açısını bulanıklaştırmak, kurbanlarına paranoya, uykusuzluk, öksürük nöbeti, Karın ağrısı gibi etkiler vermesi.
Hedefi: Çocuklar
Resmi:



Slenderman, bir pasta/oyundan çok bir efsane. Alman mitolojisi ve mısır hiyeroglif'lerinde yeri vardır.

1. EFSANE: Çocuk kaçıran adam
Bu efsaneye göre slenderman'in temel hedefi çocuklardır. Genel olarak bu efsane kayda geçer. Bu efsane şuna dayanır, polislere bir sürü çocuk kaçırılma ihbarı gelir. Polisler bunların arkasında bir kişinin yada bir gurubun olduğunu düşünür. Sonra çocuğunun kaçırıldığını gören bir adam sorguya alınır. Adam kızının kaçırılışını anlatır, slenderman'i gördüğünü anlatır. Slendermani kızının kıyafetleri elindeyken gördüğünü söyler sonra slenderman o odaya girer. Çığlıklar, 2-3 el ateş ve kimse ne olduğunu anlamaz. Bu resmi polis kaydıdır. Diğerleri içeri girince sadece dağınıklık ve 2-3 el ateş izi görürler. Polis  ve adamdan hiç haber alınılamamıştır. Diğer bir ses kaydı ise polis ve kurtulan bir çocuğa aittir. Kayıt yine aynı sonla biter, yine kimseden haber alınılamamıştır. Bir diğer kayıt ise bir çocuğun evinden polis ihbarında bulunmasını konu alır. Sonunda slenderman eve girer ve polislerle konuşur. Sonuncusu bana pek gerçek gelmedi çünkü slenderman içeri girerken cam kırılıyor ancak slender ışınlanabilir. Diğer bir tahminim ise sonuncusunun çocuk kaçırma işindeki gerçek olduğu ve slenderman'in aslında sadece uzun ve sıska olduğu yüzsüz veya ışınlanabilen olmadığı.

2.EFSANE: Piskolojik adam
Bu efsane az görülen ve fazla kabul edilmeyen efsanedir. Bu efsaneye göre slenderman sadece psikolojiktir. 1-2 hafta boyunca kurbanı takip eder ve zamanla ona yaklaşır. En sonunda ona dokunur ve Kurban kalp krizi geçirir.



8 KAĞIT
slenderman kurbanlarını kendine çekmek için 8 adet kağıt kullanır bunları takip eden kurban sonunda slender'ın eline düşer.



(X)

Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek



Karnlıktaki adam

Evdeyim saat gecenin ikisi, dolaptayım, kapana kısıldım.

Bundan 7 gün önce başladı bu olay.

1.GECE

Evde oturup film izliyordum. Sıkıldım ve bir anda dışarı çıkasım geldi. Sokakta gezerken her yerin sessiz olduğunu fark ettim bir bankta oturup sessizliği dinledim.

Gece banklar düşünmek için çok iyi yerlerdir. Özellikle hayatta hep yanlış seçimler yapanlar için.

Sokağın ilerisinde bir adam gördüm. Adam çok uzun ve zayıftı. Adamda benim gibi düşünmeye gelmişti sanırım. Sonra bir anda adamın etrafı bulanıklaştı. ve bulanıklık bitince adam yok olmuştu. Yanlış gördüğümü düşündüm ama birazda tırstım. Artık karanlıktan sıkılmıştım ve tek istediğim eve gitmekti.

İşte o gece kaçışı olmayan bir yola girmiştim.

(X)

2.GECE

Bu gün yine dışarı çıkmak istedim. Sanırım alışkanlık etmiştim bu yüzden dışarı çıkmamak için irademi kullandım. İşe yaramadı. İradem kırılmıştı. Dışarı çıktım ama dışarı çıkmak zorundaydım.
Yine sessizliğe katıldım. Kendi iç dünyama, tehlikelerin olduğu ancak çok güzel olan kendi dünyama.

Yine aynı banka geldim ancak bankın üstünde dün olmayan bir farklılık sezdim. Yakınına gelince içim bir garip oldu, lanetlenmişim gibi, orda olmamam gerekiyormuş gibi, ölecekmişim gibi. Bunları hissederken bir sembol görüm daire içinde bir x '(X)'. Bu şey daha önce burada yoktu. Sanırım bu bank lanetlenmişti. Ne olduğunu tam olarak bilmesem bu olayın dün gördüğüm uzun adamla bir ilgisi vardı.

(X)

3.GECE

Bu gün büyük bir işin içine bulaştığımı anladım ve kendimi eve bağladım direnmek zorundaydım.
Bu sefer de oraya gedersem korkunç şeyler olacağını biliyordum ama denemem lazımdı. Buna mecburdum (X) beni çağırıyordu. Onu duyabiliyordum sadece 'gel' diyordu. Dayanamadım bağı çözdüm ve gittim. Sanki irademi deniyordu. Oraya gittim ve birden bankın çizikleri olduğunu fark ettim. Sonra onu bir kez daha gördüm. Uzun adam. Zayıf ve uzun takım elbisesi var ancak yüzüne ışık gelmediği için yüzünü göremedim. Tekrar aynı bulanıklık tekrar kayboldu. Bankta kalktım ve bankın halini görünce tüylerim diken diken oldu  bankın çizikleri kanamıştı. Oradan kan akıyordu. Eve kaçtım. Olabildiğince hızlıca.


(X)

4.GECE

Bu olanlar olduğundan beri deli gibiyim. Sürekli korku içinde. Paranoyak gibi. 4.Gece kendimi toparladım ve yanıma kamera aldım. Gizli bir kamera. Banka gittim ve gözlerime inanamadım.
Bank normaldi. Sanki hiç bir şey olmamış gibiydi. Yerde kağıtlar vardı. Hepsinin arkasında (X) vardı tekrar o hisleri hissettim ve bana dedi ki 'takip et' bende kağıtları takip ettim 8 taneydi. Ormana giden yolda bittiler ve tekrar (X)'in sesini duydum  'devam et' dedi. Ona uydum ama istemiyordum. Ormana gittim. ağaçların üzerinde (X) işaretleri vardı. Bir anda etrafım bulanıklaştı ve o karşımdaydı. Uzun adam, Sıska adam, Takım elbiseli Adam. Benden kağıtları aldı. Benim kanım donmuştu. Hiç bir şey yapmadan ona baktım. Kağıtları almak için eğilince yüzünü gördüm Boştu sadece boş. Yüzünde sadece korku vardı. Saf halinde korku. Başka hiç bir şey yoktu.

Uyandığımda evdeydim. Bayılmış olmalıydım.


(X)

5.GECE

Bu gece kayıtlara baktım. Banka gidene kadar normaldi. Sonrasında kamera bozulmuştu. Karıncalanma ve uğultudan başka bir şey yoktu. internette araştırdım. Onu buldum. Onun ismi Slenderman'di eski efsanelere dayanıyordu. Benim gibi daha önce görenler varmış.
Araştırmalarıma göre bazılarının ölümü esrarengizmiş.

Her ne olursa olsun o adam,o şey benim hayatımı ***a çevirdi.
bu gece dışarı çıkmadım balkonda durdum fakat yine de korku doluydum sonra o bikez daha beni gördü, bana baktı. O acımasızdı, o ölümün kendisiydi ve son günlerimde bana eşlik ediyordu benimle oyun oynuyordu. Rüyalarıma girmemi engelliyor gerçekleri görmemi istiyordu.

6.GECE

Bugün son olacak diye düşünüyordum maalesef yanılmışım kendimi hazırlamıştım ne de olsa hiç arkadaşım kalmamıştı. Bana deli diyorlardı. Benim yerimde olsalar intihar etmiş olurdular. sandalyeme geçtim elime silahımı aldım onu bekliyordum. Sonra o geldi tüfeğimle kafasına sıktım fakat tüfek çalışmadı. sonra elimde kül oldu. onu evimde ilk defa görüyorum gittikçe mesafeyi azaltıyor.

(X)

7.GECE

İşte sonum geldi buradayım, dolapta. O şey bana sadece 1 hafta verdi. İlk gece banktayken düşündüklerimi, yarım kalan işlerimi yoluna koymam için. ölmeden önce 1 hafta, son bir hafta. Bu gün geleceğini biliyorum (X) bana sesleniyor. 'O geliyor' diyor. Sürekli
hafta keşke mesajı ilk başta anlasaydım. Keşke hatalarımı düzeltseydim.
Bunu okuyanlar ben artık ölü sayılırım ve sizinle bunu paylaşmamın sebebini bilmenizi isterim, eğer ölümle karşılaşırsanız hatalarınızı telafi etmeniz gerektiğini anlamalısınız o artık sizin için geliyor.

Gece banklar düşünmek için çok iyi yerlerdir. Özellikle hayatta hep yanlış seçimler yapanlar için.



(X)



Yazan Creeptolog: Mr.Vv(admin)
Blogumuz: http://creeptology.blogspot.com.tr/
Facebook Sayfamız: https://www.facebook.com/creeptology?skip_nax_wizard=true&ref_type
Bu hikayenin tüm yayın hakları Creeptology/Mr.Vv

Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

Creeptology Facebookta!

Blogumuz artık facebookta da var. Oradan da bize ulaşabilir ve pasta okuyabilirsiniz ancak facebook sayfamızda sadece bizim creeptologlarımızın yazdığı(çevirdiği ile karıştırmayın) yazılar bulunacak örneğin şu an için yazdığımız tek pasta olan Kayıp Yüz. Bu pastanın tüm hakları bize aittir ve yazanda bizzat benim.

Aynı zamanda Karakter profillerine de yakında başlayacağız. İlk karakter profilimizin Slenderman'e ait olmasını düşünüyoruz ancak slenderman konusu çok uzun olduğundan(kendisi gibi) daha çok bilgi topluyoruz. İlerde her yazının altına Koyduğumuz '(X)' işaretinden de bahsedeceiz.

Facebook Sayfamız:  https://www.facebook.com/creeptology?skip_nax_wizard=true&ref_type

Yazan Creeptolog: Mr.Vv(Admin)

not:şu an bir admin birde moderatörümüz var bu yüzden fazla yazı çıkmıyor ancak ilerde Facebook için özel moderatörlerimiz olucak.


(X)
Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

Fotoğraftaki Kız

Orijinal ismi: The Girl In The Photograph

 Bir okul günü, Tom adında bir çocuk sırasında oturuyor ve matematik dersini dinliyordu. Son dersin de bitmesine altı dakika kalmıştı. Çocuk ders ile ilgilenirken, gözüne bir şey takıldı.

Cam... kenarında oturuyordu, dışarıdaki çimenliğe göz gezdirdi. Yerde bir fotoğraf gördü. Okul sona erdiğinde, resme yakından bakmak için bahçeye indi. Ondan önce kimsenin almaması için koşabildiği kadar hızlı koştu.

Resmi eline aldı ve gülümsedi. Şu ana kadar gördüğü en güzel kızın resmini tutuyordu elinde. Bir elbise, külotlu çorap ve kırmızı ayakkabılar vardı kızın üzerinde, ve iki parmağını göstererek barış işareti yapmıştı.

Kız, çocuğun onunla tanışmasını isteyecek kadar güzeldi, bu sebeple çocuk okulun etrafını dolaştı ve gördüğü herkese fotoğraftaki kızı daha önce görüp görmediklerini sordu. Herkes olumsuz cevap verince, çocuk harap oldu.

Eve vardığında, ablasına bu kızı tanıyıp tamınadığını sordu. Fakat malesef ondan da olumsuz cevap aldı. Saat çok geç olmuştu. Tom, üst kata çıktı ve fotoğrafı başucundaki komidine koydu; uykuya daldı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde, penceresinden gelen sesle uyandı. Biri tırnaklarıyla camı tıklatıyor gibiydi. Korktu. Tıklatma seslerinden sonra bir kıkırdama duydu. Camının yanında bir gölge gördü, yatağından çıktı, camın yanına doğru yürüdü, camı açtı ve kıkırdama seslerini yeniden dinlemeye çalıştı. Ama gitmişti.

Ertesi gün tüm komşularına kızı tanıyıp tanımadıklarını sordu. Üzgünüm, hayır tanımıyorum," yanıtını aldı hepsinden. Annesi eve geldiğinde ona bile sordu. Fakat annesi de tanımıyordu. Gece olduğunda odasına gitti, fotoğrafı başucuna koydu ve uykuya daldı.

Bir kez daha tıklatma sesine uyandı. Fotoğrafı eline aldı ve gidip kıkırdamaları takip etti. Dışarı çıktı, karşıya geçecekken bir araba aniden ona çarpıverdi. Elindeki resmiyle, yere yığıldı ve öldü.

Araba sürücüsü ona yardım etmek için araçtan çıktı, ama çok geçti. Fotoğrafı fark etti ve bakmak için eline aldı.

Üç parmağını gösteren sevimli bir kız vardı fotoğrafta.


(X)
Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

Kayıp Yüz

Orijinal ismi: Kayıp yüz (Türk Yapımı)
Bir gün bir çocuk okuldan çıkarken bir maske bulmuş. Çığlık atan bir surat maskesiymiş ve sanki gerçek bir insanın derisinden yapılmış gibiymiş. Çocuk maskeyi evine götürmüş ve geri dönülmez bir yola girmiş. Evine gidince annesi ve babasının evde olmadığını gürmüş. Odasına girip maskeyi takmış. Maskeyi kafasından çıkarmamış ve bilgisayarın başına geçmiş. Bir süre sonra bir komedi filmi izlemeye başlamış. Tam gülerken arkasından bıçaklanmış. Polisler olay yerinde maske bulamamış ama çocuğun yüzü yokmuş.
Ertesi gün bir çocuk okuldan çıktığında bir maske bulmuş. Buda diğer maske gibiymiş ama tek bir fark varmış. Bu maskede gülen bir çocuk resmi varmış.

Yazan Creeptolog: Mr.Vv (admin)
(X)

Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

Eyeless Jack

Bir gün mitch ve arkadaşı edwin yeni bir eve taşınmış.1 hafta sonra gece mitch hışırtı sesi duymuş rakundur demiş ve uyumaya çalışmış.Ama ertesi gece pencere açılmış. Birisi odaya girmiş.Korkuyla yataktan fırlamış ancak kimse yokmuş! Sabah edwin mitch'i görünce elindeki kahve fincanını düşürmüş.Hemen bir ayna getirmiş mitch aynaya baktığında korkudan dilini yutacakmış sol yanağında çok derin bir kesik varmış.Hastaneye gitmiş.Doktor ona uyurgezer olduğunu söylemiş. Gömleğini çıkartığında doktor korkmuş! Sol böbreği yokmuş. Doktor özür dilemiş.
Ertesi gece yataktayken uyanmış. Onu karşısında görmüş.
ona bakıyormuş ne burun ne ağız siyah bir kapşonlu ve mavi maskeli bir yaratıkla göz göze gelmiş.

 ama en korkuncu gözleri yokmuş. Simsiyah korkunç gözlermiş gözlerinden siyah bir madde akıyormuş.yanındak kamerayı aldığı gibi onun fotoğrafını çekmiş . yaratık üzerine atılmış pençeleri varmış karnından böbreklerini almak üzereymiş ama yanlış kişiye bulaşmış. Ona bir tekme atmış. Hemen odadan kaçıp cüzdanını almış.
kardeşiyle kaçmış (edwın)ormandan koşuyorlarmış o sırada bir taşa takılıp düşmüşler. Mitch hastanede uyanmış doktor "üzgünüm mitch kardeşin şey ... tarafından öldürüldü". Mitch mitch "hayır" diye bağırmış evine dönüp kalan eşyalarını aramaya başlamış. O sırada odasına girdiğinde edwın'ın cesedini görmüş sakin durmaya çalışmış orada küçük bir şey varmış yanına alıp çıkmış arabayla dönerken aldığı şeye bakmış ve kusmuş.Aldığı şey üstünde siyah madde ile gece çalınan yarısı yenmiş böbreğiymiş.

(X)
Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

Ed Edd n Eddy Episode 34 The living Dead

Yapım yılı 2002 olan bu bölüm bir nedenle 2008 yılı tvye sunuldu o gün bu çizgi filmi izleyen herkes akıllarından çıkartamadıkları bir korku travması geçirdiler.
Bölümün postcardı yani başlangıç resminde ed ve eddy vardı eddy'nin gözleri kan rengindeydi ed ise ağlıyordu ancak aralarında iki dli yoktu bölümün başında ed ve edd eddy için bir sürpriz yapacaklarını söylüyorlardı eddy evinde yatıyordu ancak sonra reklamlar girdi ve sahne değişti yatakta yatan edd olmuştu ve sahneler çok hızlı bir şekilde değişmeye başladı en fazla 30 saniye aralık vardı.
ed ve eddy vardı sonraki sahnede ama çok değişikti ed elinde çok fazla gerçekçi bir bıçak tutuyordu bıçak sahneye kilitlendi ve aralıklı bir çığlık sesi oluştu bu ses eddy'nin sevdiği kızın sesine benziyordu. Eddy ise gözleri kan renginde üstünde kanlar vardı. bir sonraki sahnede gene edd vardı ama yatakta değil yerde yatıryordu ve değişik bir şekilde yatıyoru. sahne değişmişti bu sahnede jimmy ve o kız vardı jimmynin göz bebekleri yoktu ve kalası yerde yanıyordu kız ise elinde bir kitap tutuyordu kitap tersti ve ter şekilde satanik yazısı belli oluyordu ancak t harfi tersti. Çocuklar bu bölümün sonunda ailelerinin yardımıyla psikologlara göründüler kimisi hala unutamadı ed edd ve eddy çifgi filmi cartoon network kanalından kaldırıldı ve youtube de dahil bütün seri yok edildi youtube gibi yerlerde arasanız 2-3 dakikalığını bulursunuz ancak orjinal bölüm 21 dakikadır.polis bu şeytani bölümün ardından yazarları gözaltına aldı biri 2 yıl hapis aldı ancak diğeri ben sadece onaylıyorum dediği için 13 ay hapis yattı Televizyon yayın kuruluşları tıpkı cupcakes ve squidin ölümü bölümleri gibi bu bölümüde askıya aldı ve şuan bir kopyası bile yok ancak eğer bu bölümlerin orjinallerini izlediyseniz veya izleyen birisini tanıyorsanız emin olun bu çizgi film iyi ki bitti diyeceksiniz.
Videonun orjinali hiçbir yerde yoktur belki bir kaç sahnesini içeren videolar bulabilirsiniz.


Ben tamamını buldum ama internete atamam çünkü hiçbir sorumluluk alamam. Lütfen istemeyin.

(X)
Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

Gülen Jack

Orijinal ismi: Laughing Jack
Güzel bir yaz günüydü, benim 5 yaşındaki oğlum James arka bahçedede oynuyordu. James her zaman içine kapanıktır, genellikle kendisiyle oynar, çok fazla arkadaşı yoktur, fakat kendisinin vahşi bir hayal gücü vardır. Mutfaktaydım, köpeğimiz Fido'yu besliyordum,dışarıda James'in birisiyle konuştuğunu fark ettim. Kimin ile konuştuğu hakkında emin değilim, gerçekten bir arkadaşmı edindi? Tek anne olmak benim işin çok zor, sonuç olarak dışarı çıkmayı tercih ettim.
Arka bahçeye gittiğimde biraz kafam karıştı, çünkü orada sadece James vardı.. Kendi kendinemi konuşuyordu? "James! İçeri gelme vakti geldi." İçeri geldi ve mutfağın başına oturdu, yemek saati olmak üzereydi ve ona ekmek arası hindi yapmaya karar verdim. "James. Dışarıda kimle konuşuyordun?" Diye sordum.Bir dakika boyunca bana baktı, "Yeni arkadaşım ile birlikte oynuyordum," dedi ve güldü. Sütü yanlışıkla döktüm,"Arkadaşının bir ismi varmı?Neden yemeğe onunda gelmesini söylemedin?" James bana bir dakika boyunca baktı, "İsmi Gülen Jack." "Oh?Değişik bir isim.Arkadaşın nasıl biri?" "O bir paylaço. Uzun bir saçı var ve yuvarlak bir vurunu var.Uzun kolları ve sarkık bacakları var, çizgili çoraplar giyiyor, ve hep gülüyor." Bir an çocuğumun bir hayali arkadaşı hakkında konuştuğunu düşündüm. Onun yaşındaki çocuklar için bu çok normal, özellikle hiç bir çocuk onunla oynamadığı için.
Günün diğer saatleri normal geçt, ve saat geç olmaya başladı ve James'i yatağa bıraktım.Onu öptüm ve onun gece lambasının açık olduğunu kontrol ettim ve kapıyı kapadım. Gerçekten çok yorulmuştum ve yatağa yattım. Korkunç bir kabus gördüm.
Karanlıktı. Kendimi bir tür eğlence parkında buldum. Korkmuştum, boş çadırların olduğu bir bölgeye doğru koştum,eskimiş oyun kulübelerin.Bütün bölge gerçekten çok korkunçtu.Her şey siyah ve beyazdı,Kulübelerin içinde asılmış doldurulmuş hayvanlar vardı. Bütün park bana bakıyor gibi hisettim.Sonra birden, bir müziğin çaldığını duydum. Müzikler "Pop Goes Weasel" dandı.. Müzik bütün parkda yankılandı, Hipnotize ediciydi. Müziğin geldiği noktaya sanki transa geçmişim gibi gitti, ayaklarımı ileriye gitmesini engelleyemiyordum. Heryer çok karanlıktı, asdece bir yerden ışık geldiğini gördüm. Müzik yavaşlamaya başladığında kendimi şarkı söylerken buldum ve kendimi durduramıyordum.
"Her yer dutlu çalı
Maymun Samuru kovalar
Buna rağmen maymun hep mutludur.."
Müzik orgasm yaşama doruğunda durdu,ve birden ışıklar geri geldi.Işıkların yoğunluğu o kadar fazlaydıki kör olucaktım, sadece görebildiğim tek şey küçük siyah bir gölge. Sonra başka bir tanesi çıktı, sonra başkası,sonra başkası. Tonlarca olmaya başladılar, hepsi bana doğru geliyorlardı. Haraket edemiyordum, bacaklarım donmuştu, sadece yapabildiğim bunları izlemekti. Onları görebileceğim bir mesaveye geldiler.. ONLAR ÇOCUKLARDI! Her birine baktığımda hepsinin korkunç derecede sakat olduğunu gördüm. Bazılarının bedeninde büyük kesikler vardı, bazılarıda yanmıştı, ve bazılarının gözleri bile yoktu! Çocuklar beni kuşatmıştı,Etimi tırmalıyorlardı, yere doğru beni çekiyorlardı.Yok olduğumda bir tane gülme sesi duydum, korkunç,ürkütücü,şeytani bir gülüş.
Sonraki sabah terler içinde kalktım. Bir kaç derin nefes aldıktan sonra etrafa baktım James'in bir kaç aksiyon figürlerinin bana doğru pozisyon aldığını gördüm. İçimi çektim, James'in uyanık olması ve bunları koymuş olması gerekiyor. Oyuncakları alıp onun odasına koymaya gittim. Kapısının önünden geçerken James'in uyuduğunu duydum. James'i kahvaltı için çağırdım."James tatlım, oyuncaklarını annenin odasına sen mi koydun?" "Gülen Jack yaptı." Gözlerimi çevirdim ve cevapladım, "Peki o zaman söyle 'Gülen Jack' e oyuncaklarını odanda tutsun." James başını salladı ve yemeğini bitirdi, ve dışarıda oyun oynamaya çıktı.
Dinlenme odasında oturdum ve biraz kestirme yaptım ve bir kaç saat sonra uyandım. "Hazziktir! James'i kontrol etmeyi unuttum!" Dışarı çıktım ve onu aradım ama orada yoktu. "JAMES! JAMES NEREDESIN?!" Sonra ana bahçede bir tane gülme sesi duydum. Oraya depar attım ve baktım. Nefes nefeseydim ve "James sana kaç kere söyleyeceğim sana arka bahçed-... James ne yiyorsun?" Bana baktı ve cebindeki sert şekerleri gösterdi. Bu beni çok kızdırdı, "James, şekerleri sana kim verdi?" James sadece ona doğru baktı ama konuşmadı. "JAMES! Lütfen, annene şekeri nerden aldığını söyle!" "Gülen Jack bana verdi." "Tamam James artık bu lanet olası Gülen Jack saçmalığından vaz geçelim, o gerçek değil! Şimdi bu şekerleri sana kim verdi!" James'in göz yaşlarını görebiliyordum " Fakat annecim bu şekerleri bana Gülen Jack verdi." Gözlerimi kapattım ve derin nefes aldım, James bana asla yalan söylemez.. fakat bu dediği imkansız.Şekerleri elinden aldım ve uzak bir yere doğru fırlattım. Belki sadece abartıyorumdur belkide komşularımız Tom ve Linda'dan almıştır, yada Bay Walker'dan. Herneyse şimdi James e daha yakından bakmalıyım. Bu gece James'i kendi yatağıma çektim, ve erkenden yatmak istedim.
Birden mutfaktan gelen yüksek bir ses ile uyandım.Merdivenlerden aşağı indim ve korktum. Her şey yerlerdeydi, ve bizim köpeğimiz Fido yerde ölü bir şekilde yatıyordu. Miğdesi açıktı ve James'in yediği şekerlerle kaplıydı. Şok oldum ama uzun sürmedi çünkü James'in odasından gelen çığlıkla düzeldim. Çekmeceden bıçağımı aldım ve koştum. Kapıyı kırdım ve ışığı açtım. James odada kıvrılmış ağlıyordu odadaki herşey tekmelenmiş kırılmış bir biçimdeydi,çocuğumu alıp Tom ve Linda'nın evine koştuk şansımıza uyanıklardı.Onların telefonunu kullanmamıza izin verdiler ve polisi aradım.Gelmeleri uzun sürmedi ve ne olduğunu onlara söyledim, sanki delirmişim gibi bana bakıyorlardı. Evi aradılar, ama sadece buldukları bir ölü köpek ve 2 amına koyulmuş oda. Polis bana birisinin eve girip etrafı dağıtmış olduğunu ve bunu yaptıktan sonra olabildiğince hızlı bir şekilde kaçtığını söyledi. Biliyordum bu doğru değildi. Bütün kapılar kilitliydi ve hiç bir pencere açık değildi,Evime gelen her ne ise o dışarıdan gelmemişti.
Sonraki gün James içerde kaldı, onu yalnız bırakmak istemiyordum. Garaj a gittim ve onun eski bebek monitörünü buldum ve odasına kurdum, eğer bi bok odasına gelirse, onu görebilir olucağım. Mutfağa gittim ve en büyük bıçağı aldım. Hayali arkadaş yada değil, ama küçük çocuğumu incitmesini izin vermiyeceğim.
Gece geldi. James'i yatağı bıraktım, fakat biraz mutsuzdu, fakat ona hiç bir şey olmayacağı konusunda söz verdim onu öptüm ve gece lambasını yaktım. Kapıyı kapatmadan önce "İyi geceler James, Seni seviyorum."
Olabildiğimce uyanık kalmaya çalıştım, ama bir kaç saat sonra uykuya daldığımı hissettim. Bebeğim gece boyunca güvende olucaktır ve benim uyumam gerek. Kafamı yastığa değdirdiğim anda bebek monitöründen bir ses duydum. İlk başta bir tür parazit gibiydi, sanki bir radyo bunu yapıyormuş gibi. Sonra yumuşak bir inilti duydum. James uyuyormuydu? Sonra onu duydum, Kabusdaki gülme sesi korkunç gülüş.Yastığımın altındaki bıçağı kaptım ve James'in odasına doğru koştum. Işığı açmaya çalıştım ama açılmıyordu. Bir adım attım ve ayağımda sıçak yapışkan bir sıvı hisettim.(İlk okuduğumda sidik sandım ama..) Birden James'in gece lambası açıldı ve gördüğüm şey beni çok korkuttu.
James'in bedeni duvara çivilenmişti, çiviler elleri ve ayağına çivilenmişti.Göğüsü kesilmişti ve bütün organları yere doğru sarkmıştı. Gözleri ve dilleri yoktu.. İğrenmiştim, Bu şeyin oğlumun olmasına inanmıyordum. Yine duydum, inilti.. JAMES YAŞIYORDU! Bebeğim, zavallı bebğim.Odadan koşarak çıktım ve kustum, fakat hastalığım arkamdaki korkunç gülüşten geliyordu. Bütün korkuların sebebi olan varlık gölgelerin arasından çıktı, Gülen Jack. Onun beyaz teni ve hasırlı siyah saçları omuzlarından sarkıyordu.Onun bükülmüş gülümsemesi ile birlikte bir düzüne keskin dişlerini bana gösterdi, onun teni ten gibide görünmüyordu, bir çöp torbası gibiydi yada plastik. Yamalı yıpranmış bir şey, Siyah beyaz paylaço kıyafedi çizgili kolluk ve çoraplar. Bedeni gülünçtü.Kollarında kemik yada ona benzer hiç bir şey yoktu. Bi tür ragdoll gibi. Ve yavaşca James e doğru döndü ve daha yüksek bir sesle gülmeye başladı. Bir anlık haraket ile ona koştum "Ondan uzak dur seni piç!" ve onu bıçakladım, sonra birden siyah duman ile yok oldu. Ve bıçak James'in hala atan kalbine geldi, sıcak kanı suratıma geldi.
Hayır..Ben ne yaptım?Bebeğim!Bebeğimi öldürdüm!Dizlerimin üstüne düştüm, ve git gide daha iyi duyulan siren seslerini duyabiliyordum.Benim oğlum.Benim tatlı küçük bebeğim..Annen seni koruyacağına söz vermişti..Ama başarısız oldu..Üzgünüm James...Çok üzgünüm.Polisler beni tutuklamaya geldiklerin de bebeğimin kanıyla lekelenmiş bir bıçakla oğlumun cesedinin yanıbaşında bulacaklar.
Mahkeme kısa sürmüştü,delirmiş.Suç kümesinde delilik sebebiyle Phiropoulos evine yerleştirildim.Burada 2 ayımı geçirmiştim.O kadar da kötü değildi.Şimdi uyanık olmamın nedeni dışarıda birisi Pop Goes the Weasel çalması... Sabahleyin bakıcılar ile konuşucağım..

(X)
Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

stowry

Bazen insanlar sıkıntıdan patlamak üzereyken ne yapacaklarını bilmezler. Ben de o durumdaydım. Annem ve babam evlilik yıldönümlerini kutlamak için tatile çıkmışlardı ve bu da demek oluyordu ki 1 hafta evde yalnızdım. Bilgisayaraoturdum ve Facebook'ta gezinmeye başladım. Sağ tarafta yine lanet reklamlar gözüme çarptı. Cinsel yaşam, şu bu ve en son dikkatimi çeken bir diğer reklam:
"Stowry'i hâlâ denemediniz mi? Sadece bir tıklamayla gerçeğin kendisiyle yüzleşebilirsiniz."
İlginç ve dikkat çeken bir reklamdı. Kalbim ona basmam gerektiğini söylüyordu. Düşünmeden linkle tıkladım ve bilgisayar bir program indirmeye başladı. Downloads klasörüme girdim ve indirilen programın stowry.exe olduğunu gördüm. Dosyanın uzantısı, yani .exe her zaman sinsi bir uzantı olmuştu gözümde. Başıma onlar yüzünden pek çok bela gelmişti ama şu an bunu umursamıyor gibiydim. Program açıldı. Önümdeki ekranda iki tane buton gözüküyordu. Ve bir mesaj vardı:
"Hangisinden devam etmek istiyorsunuz? tıklayın."
"stowry.exe -or- stowry.hppy"
İşler iyice garip bir hâl almıştı. Hayatımda hiç .hppy uzantısı görmemiştim. Sanırım bu "happy" yani "mutlu" kelimesinin kısaltılmışıydı. Önce buna girecektim. Sonra yenileyip diğer seçeneğe. Stowry.hppy'e tıkladım. Uçan kuşlar, müthiş bir doğa ve mükemmel bir şelale ekranı doldurdu. Pek bir şey yoktu. Geri döndüm ve stowry.exe'e tıkladım. Yine aynı kuşlar, doğa ve şelale gözüküyordu. "Saçmalık!" diye kızdım kendi kendime. Aptalca bir programın hayatımdan dakikalar çalmasına izin veriyordum. Tam programı kapatmak üzereyken bir uyarı mesaj belirdi.
"Mouse'daki kaydırma tekerleğini hareket ettiriniz."
Tekerleği aşağıya doğru kaydırdım ve şok edici manzara karşıma geldi. Üst taraftaki mükemmel manzaranın metrelerce altındaki garip yeraltı dünyasıyla karşılaştım. Tekrar bir uyarı mesajı ekranı kapladı:
"Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Dikkat et." ve tekrar bir buton.
Oyuna başlamak istiyor musunuz? Hiç düşünmeden evete tıkladım. Neler olacağını çok merak ediyordum. Çok ufak bir karakteri canlandırıyordum. Oyun ok tuşlarıyla oynanıyordu. Ve beni kovalayan mavi ufak bir varlık vardı. Ondan kaçamadığım zamanlarda bilgisayar kendi kendine kapanıyordu. Ve 10. defa başarısızlıkla o mavi yaratığa yakalandığımda büyük bir uyarı kutucuğu yine önümdeydi:
"Haklarını doldurdun! Şimdi kaderinle başbaşasın!"
Bilgisayar kapandı. Ve o an gerçekten korkmamı sağlayacak bir şey oldu. Elektrikler kesildi. Cep telefonum çalmaya başladı. Özel numaraydı. Titreyerek yanıtladım.
"Alo?"
"Kafanın estiği her şeye bulaşamazsın, Zac! Kaderini kendin çizemesin. Ne yaptığına dikkat et. Her zaman bu şans sana verilmeyebilir."
Olayın gerçek olduğuna ve oyunun hala internetin bir yerlerinde saklı olduğuna dair söylentiler var.






(X)
Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

Maça as

Sıcak bir ağustos ayında öğleden sonra alış verişe çıkmıştım. Koca markette kırtasiye ve hobi oyuncakları bölümüne gelince bir sürü ufak kutunun üst üste yığılı olması dikkatimi çekti. Bir kutu kaptım ve üzerine yazılanları okudum.
"Bewky İskambil Kartları - 52 adet + 2 reklam kartı"
Görevlilere fark ettirmeden sinsi bir şekilde paketi yırttım ve birkaç kağıdı desteden çıkarttım. Hoşuma gittiler ve yeni bir kutu alıp parasını ödedikten sonra eve geldim. Bilgisayarımın başına oturmuştum. Arama motoruma "iskambil kartları" yazdım ve çıkan sonuçları incelemeye başladım. Önüme bir bilgi deryası aktı. Sihirbazlıklar, kartları tanıyın vs. Ama içlerinden en ilgimi çeken İskambil Kartıyl Fal Bakma-Geleceği Görme başlığı olmuştu. "Saçma." diye düşündüm. Sadece saçmalıktı. Bir insanın geleceği bilebilmesi imkansızdı. Hele ki kartlar yardımıyla. Gerçekten aptalca bir şeydi. Ama denemek ve bunun komikliğini seyretmek istiyordum. Siteye girdim ve aşamaları okudum.
1. aşama: Kartları desteden çıkarın ve karıştırın.
Kartları beceriksizce bir alta bir üste koydum ve yerlerinin değiştiğinden emin oldum.
2. aşama: Kartları önünüze yayın.
3. aşama: Yalnız bir kart seçin.
Kartı aldım ve baktım. Siyah, kalbe benzeyen ama tam kalp olmayan tek bir işaret vardı. Sitedeki görsellere baktım ve kartı öğrendim. "Maça Ası." neyi ifade ediyor? "ölüm." kendi kendime güldüm ve saçmalık dedim. Daha sonra kartları kaldırıp televizyonu açtım ve ilk açılan kanalda haberler.
"Kentte zincirleme trafik kazası! 15 ölü ve sayısız yaralı var!"
Şaşırmıştım. Rastlantılar hayatımın her bölümünde olmuştu ama bu ilginç bir rastlantıydı. Kartlar gerçekten doğruları işaret ediyor olabilir miydi? Meraklandım ve tekrar kartları yayarak bir kart aldım. Bu sefer elimde tuttuğum kart 8 tane siyah kalbe benzer şeyler, yani maçaydı. Maça 8. Anlamına baktım. Öfkeyi, talihsizliği, tehlikeyi ve hayal kırıklıklarını temsil eder. Acaba şimdi ne olacak diye düşünmeye başlamışken annem odaya girdi ve beni azarlamaya başladı. Şaşkındım. Artık bu kartlarda bir güç olduğuna inanıyordum. Tekrar bir kart seçtim. İlk seçtiğim kart gibi maça as, yani ölüm kartıydı. Bu ne demekti? yine kim ölecek diye düşünmeye başladım. Hiçbir şey olmadı. Tekrardan desteyi karıştırıp bir kart seçtim. Yine ölüm kartıydı. Bu, beklemem manasına mı geliyordu. Bir fikrim yoktu. O gece evde tuhaf şeyler olmaya başladı. Odamın kapısı kapalıydı. Holden garip sesler geliyordu. Sanki biri kart destesi karıştırıyormuş gibi kağıt huşurtuları duyuyordum. Odamdan çıktım ve kapıyı kapattım. Lambayı yaktım. Yerde daha o sabah aldığım iskambil kartları duruyordu. Korkarak onları aldım ve odamın kapısını açtım. Kartları tam yerine koyacakken arkamda bir nefes hissettim. Arkamı dönecekken bir şey omzuma dokundu ve sakin olup kartları ona vermemi söyledi. Desteyi ona verdim. Birkaç saniye geçti ve desteyi yatağa fırlattı. Beni de hızlıca itip evden çıktı. O gece hiç uyuyamadım ve sabahı bekledim. Sabahsa desteyi tekrar inceledim ve 51 kart olduğunu fark ettim. Bir tek kart kayıptı. Ölüm kartı; maça as.


(X)
Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

7. Kat

"Twelve Story Bulding'de çalışan bir adam,kendini fazla mesai nedeniyle normalden daha geç eve gitmek zorunda buldu.Asansöre girdi.Giriş katına inmek için düğmeye bastı.7. kata ulaştığında,asansör durdu.Kapılar açıldı.Karanlık bir koridor vardı.Asansörün kapısının yanından bir kız yüzü uzandı.
"Yukarı mı çıkıyorsunuz?" diye sordu kız.
"Hayır,bu asansör aşağı iniyor."
"Teşekkürler."Diyerek kız ayrıldı.
Lobiye ulaşınca,adam güvenliğe gördüğü kızı sordu. Güvenlik yanıtladı. "7. katta hiç ofisimiz yok.Orası tamamen boş.Sanırım sen menajerin kızını gördün.Acıklı bir hikaye.Kız 20. kattan aşağı atlayarak intihar etmişti.7. Kata ulaştığında ise,sadece kafası kalmıştı."
Adamın ağzı açık kalmıştı.Güvenlik konuşmasına devam etti. "Bu yüzden asansörde kızın sadece kafasını gördün."


(X)
Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

101. Sokak

Her gün oturup kitap okuduğum kafeden o akşam olması gerekenden neredeyse 3 saat geç çıktım. Nedeniyse yeni keşfettiğim bir kitaba olan saplantımdı. Sayfaları çevirdikçe çeviresim gelmişti. Ve sonunda gözlerim harap olmuş bir şekilde kitabın son sözünü okudum. Ayaklarımın uyuştuğunu fark ettim ve zorlukla doğrularak kafeden çıktım. Saat akşamın 10'u olmuştu. Hava çoktan kararmış, kuşlar cıvıltıları kesip yuvalarına çekilmişlerdi. Halen elimde olan kitabın mükemmel karton kapak dokusu üzerinde elimi bir kez daha gezdirdim ve çantama attım. Sokak fazla kalabalıktı. İnsanlar bir an önce evlerine çekilip rahatlamanın peşindeydiler. Bu gürültüye daha fazla dayanamadım. O an, içimde bir değişiklik yapma isteği uyandı. Yıllardır kimsenin kullanmadığı o ürpertici ara sokaktan eve gitmek istemiştim. Bunun için yeterince cesaretli miydim? kafamda değişik sorular dolanmaya başladı. Bir an, kendimi o ara sokaktan çığlıklar atarak kaçarken hayal ettim. İlginç bir histi. Çok kitap okumak beynimi bulandırmıştı. Sonunda karar verdim ve 101. ara sokağa doğru ilerlemeye başlamıştım. 6 yıl önce, bu güzel ve sakin şehrin güzelliğine berbat bir kara çizgi oluşturmuştu bu sokak. O dönemlerde cinayet denildiğinde akla hemen 101 sayısı gelirdi. Çünkü o ara sokakta, Lophy Marker ya da kısa adıyla LM olarak bilinen seri katil 15 kurbanını canice öldürmüştü. Polislere yakalandığında verdiği ifadede 101. sokağın onun evi olduğunu, hayatı boyunca oraya kimsenin girmesine izin vermeyeceğini söylemişti. Yargıç, LM hakkında ömür boyu hapis cezası kararı vermişti. Fakat LM, mahkumluğunun 10. yılında kaldığı hapishanede büyük bir kaosa neden olmuş, ve ortalığın karışıklığından faydalanarak firar etmişti. O günden sonra da izine bir daha rastlanamadı.
Haliyle, şehrin sakinleri artık 101. sokağa girmeyi bırakmışlardı. Polis Departmanlığı, halkı sakinleştirmek ve ikna etmek için yerel basının önünde sokağı tamamiyle incelese de, halk o günden sonra 101. lanetli ara sokağa asla adımını atmadı. O akşam öylesine kafama esen fikir, beni 101. sokağa sürüklemeye başladı. Kafamın içindeki yabancıya cesaretli olduğumu göstermek istemiştim sanki. Ve şimdi şehrin gürültüsünden kopmuştum. İki ayağım da 101. sokağa basıyordu. Ortalık ıpıssızdı. Serin rüzgarlar saçımın bir kaç telini havalandırdı. Vücüdum, istemsizce hafif bir şekilde titredi. Ve yoluma devam ettim. 5 metre yürüdükten sonra, sonunda rahatladım. Beynimdeki korkuyu söküp atmıştım. Çünkü önümde yürüyen bir yabancı vardı. "Sonunda!" diye düşündüm. "Benden başka cesaretli bir kişi daha mı? Ne güzel!" öylece arkasından yürüyordum. Yabancının arka cebinden cüzdanı sandığım bir şey düştü. Koştum ve aldım. Gerçekten çok kalındı. Yanlışlıkla açıldı ve içinden yere onlarca parça... göz savruldu. İşte o an neye bulaştığımı anlamıştım. Cüzdanı yere attım ve onu karşımda gördüm. Yıllar önce TV'de gördüğüm bu yüzü asla unutmam. "Lophy Marker." arkamı döndüm ve koşmaya başladım. O kadar hızlı koşuyordum ki çantam bile sırtımdan çıkıp geriye fırladı. Ve tam 101. sokaktan çıkmak üzereyken kulağımın tam yanından geçen bıçak, boşluğa savruldu.


(X)

Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

Çift-İkiz

Orijinal Adı
Doppelgänger

Efsaneye göre size tıpa tıp benzeyen bir yüzle gelir ve görünür, O ölüm veya âlâmetin uyarısıdır. Bu nedenle, kendinizin bir kopyasını görürseniz hayatınız için kaçın. Eğer ikizinizi görmeye devam ederseniz. Günleriniz sayılı, çünkü yakında öleceksiniz.

Doppelgänger ile karşılaştığına dair bir çok hikaye vardır.Bunların hiç biri hoş hikayeler değil.Çoğu zaman, kişi aslında kendi ikizini görmüyor, ama başka birisi onu görüyor. Aynı anda iki yerde olabilir misin?

Hayır, ama çok garip bir duygu seni tanıyan çok iyi biri sadece yarım saat önce seni gördüm diye ısrar ediyor olmasıdır — ve o civarda hiç olmadığın halde. Bu şey tekrar tekrar oluyor ve yakında sizi deli hastanesine kapatıyorlar.

Efsaneye göre Doppelgänger gerçek kişinin gelişinden önce o yerde bulunacak. Belki de bir adım önündeydi?



 
(X)
Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

Kısa Bir Pasta

Bir gün evde oturup televizyon seyrediyordum. Annem mutfakta bulaşıkları yıkıryordu ve beni çağırdı. Mutfağa doğru giderken dolaptan bir el çıkıp beni içine çekti.İlk başta kim olduğunu anlayamamıştım. Sonra Annem olduğunu fark ettim. Annem şunları söyledi:


-O SESİ BENDE DUYDUM

(X)



Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek





Melery Hayaleti

İş çıkışımda çok yorulmuştum. Evime giden tek yol, ormanla şehri ayıran 10 km uzunluktaki Starfor Ana Yolu'ydu. Arabama bindim ve ilerlemeye başladım. Daha 2. kilometreye gelmiştim ki hava karardı. Farları yakmak zorunda kaldım ve yoluma devam ettim. Bir kaç dakika sonra gelen ani sesle irkildim. Kendimi koca bir ayıya çarpmış gibi hissettim. Araçtan indim. Torpidoda bulunan minik el fenerini de yanıma almıştım. Arabanın önünde ya da arkasında duran bir şey yoktu. Yere eğildim ve feneri arabanın altına doğrulttum. Arabanın altında müthiş bir gelinlik vardı. Üzerinde çok değerli olduğunu tahmin ettiğim taşlar parıldıyordu. "Bu da neyin nesi?" diye kendi kendime düşünürken araba kapısı hızlı bir gümbürtüyle kapandı. Korkmaya başlarken, kendimi sakinleştirmek içinse "Tüm bunlar rüzgardan kaynaklı. Gelinliği rüzgar arabama fırlattı. Ve kapıyı da şiddetli rüzgar çarptı. Hepsi bu." diye düşünüyordum. Oysa ortada rüzgarın r'si yoktu. Bunun ben de farkındaydım. Kendimi kandırıyordum. Bir şeyler ters gidiyordu fakat henüz ne olduğu belli olmamıştı. Ürpererek arabama bindim. Yoluma tam devam edecekken kapıların kilitlendiğini belirten otomatik ses uyarısını duydum.
"Kapılar kilitlenmiştir. Lütfen aracı aktif hale getirmek için kontağı çevirin."
Neyse ki kontak hâlâ yerinde diye düşünüp elimi kontağa attım...
Fakat... kontak yerinde yoktu. Çığlık atmak üzereydim. Gözlerim istemsizce dikiz aynasına kaydı ve arkada o garip varlığı gördüm. Kalın, ürkütücü ve bozuk sesiyle şunları fısıldadı:
"Ben Melery. Az önce bana çarptın, Mark. Sen... bana çarptın."
Alnımdan soğuk terler dökülürken araba birden çalıştı. Motorlar sınırlarını zorlar gibi delice çalışıyordu. Araba o kadar hızlıydı ki yola dair hiçbir şey belli olmuyordu. Tek gördüğüm şey, aracın arka camına yapışık vaziyette duran gelinlikti. O değişik surat tekrar dikiz aynamda belirip bana aynı şeyleri tekrarladı.
"Bana çarptın Mark. Bana çarptın. Ve bedelini ödeyeceksin."
Araba dosdoğru yolun sonundaki uçuruma gidiyordu. Çığlık atıp son dualarımı ediyordum. Araba uçurumdan uçtu. Ve kendimi Starfor Ana Yolu'nun başında, aracıma binmeye hazırlanırken buldum. Adeta kafayı yemek üzereydim. Araca bindim. Olacaklardan korkarak çok yavaş ilerliyordum. 2. kilometreye ulaştım. Halen çok yavaştım. Ve önümden uçan bir gelinlik geçti. Yolu zoraki tamamladım ve evime döndüm. Artık hayat, benim için bambaşka bir anlam kazanmıştı.


(X)

Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

Smile.jpg

PROFİL
Diğer İsimleri: smile.dog-smiledog-dog.jpg-smiledog.jpg
Bağlılık:Yok
Türü:Köpek,iblis,başka bir şey
Kaçış Yöntemi: gerçek fotoğrafını indirmeyin,kopyasını almayın,bakmayın



2007 yazı Mary E. ile röportaja gittim. 15 yıldır kocasıyla röportaj için görüşüyordum. Mary sonunda kabul etti. Bundan önce de röportajlar yapmıştım. Chicago'da röportaj yapmayı amaçlıyorduk. Ancak ben geldiğimde son anda röportaj yapma fikrini değiştirdi ve kendisini odaya kilitledi. Onu kapıda dinliyor ve dediklerini not alıyordum. 

Mary'nin söyledikleri dikkatimi çekmişti, göremesem bile. Onun sesinden ağladığını anlayabiliyordum. Ancak ağlama sesi sanki kabusunda ağlarmış gibiydi. Kocası Terence geldi ve özür diledi. Evden çıktım ve aklıma takılan şey bununla ilgili araştırmalar yapmaktı. 

Mary, Chicago bazlı bir forumun yöneticisiyken ilk defa Smile.jpg ile karşılaşmıştı. O ve Terence beş aydır evlilerdi. Mary o resmi gören 400 kişiden sadece biriydi ve konuyla ilgili tek konuşabilendi. Devamı anonim veya... Ölmüştü. 

PASTA

2005 yılında onuncu sınıftaydım. Smile.jpg en büyük ilgi alanım olmuştu. Mary en çok bilinen Smile.jpg kurbanıydı. Benim ilgimi çeken tek şey ise bu konuda belirgin bir kanıt kaybı olmasıydı. Bazı insanlar bunun sadece bir şaka olduğunu düşünüyorlardı. 


Normaldi. Çünkü her şey bir resim dosyasından ibaretti. Bu resimler daha sonra internette 4chan gibi sitelerde yayılmaya başladı. Ancak hiç birinin orjinal Smile.jpg gibi büyük bir etkisi yoktu. 


Bu resimle karşılaşmak artık bir internet efsanesi olmuştu. Mary'nin hikayesi özel değildi. Bu günlerde Smile.jpg'nin Usenet'in ve hackerların elinde olduğu söyleniyor. 


Bu resmi gören herkes resmi aynı tanımlıyor: Köpeğe benzer bir yaratık (Siberya Husky'si gibi) ve kamera flaşı ile aydınlatılmış, karanlık bir odada oturuyor. Tek arkaplan detayı ise insan eli izi şeklinde kan lekesi. El bomboş. Ön planda olan ise köpeğe benzer yaratık. Büyük bir sırıtış, iki ön diş çok beyaz, çok düz, çok keskin ve insan dişine benziyor. 


Ve evet. Bunlar resmi hemen gördükten sonra gelen tanımlamalar. Bu resmi gördükten sonra her gün belirli saat dilimlerinde görüntü sendromları yaşıyorlar ve bu resim akıllarında vanlanıyor. Hatta çok yaygın bir kabusa kadar gidiyor. Bunlar terapi ile düzeliyor. Ama bir yere kadar. 


Yaklaşık bir sene sonra. Mary E. bana şu epostayı gönderdi. Mart 2008'in başına yakın bir zamanda: 


To: jml@****.com 


From: marye@****.net 

Subj: Geçen yazdaki röportaj 

Sayın Bay. L, 


Geçen yazdaki davranışım için özür dilerim. Umarım anlayışla karşılarsınız. Sizin bir suçunuz yok. Benim kendi problemlerim yüzünden oldular. Neyse, umarım beni affederdiniz. O zaman, korkuyordum. 


Görüyorsunuz, 15 yıldır Smile.jpg tarafından lanetlendim. Smile.jpg artık her gece kabuslarımda. Aptalca gelebilir, ama gerçek. Rüyalarım be kabuslarımı artık gerçekten ayırt edemiyorum. Kabuslarımda ne hareket edebiliyor ne de konuşabiliyorum. Sadece o korkunç resme bakabiliyorum. O eli görüyorum, ve sonra Smile.jpg'yi. Bana doğru konuşuyor. 


Evet o bir köpek değil, tabi ki de. Ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yok. Beni tek bir şekilde serbest bırakabileceğini söylüyor. Dediği şey: "Sözlerimi yay" Her rüyam bu kelimelerle bitiyor. Anladığınız üzere bana bu resmi başkalarına göstermemi emrediyor. 


Ve yaptım. İlk önce resmi 3,5 inçlik floppy diskete attım. Daha sonra kontrol etmeden, atıldığını hissettim. 


Bu resmi kendi iş arkadaşıma gösterdim. Hatta Terence'a bile. Sonra ne mi oldu? Eğer Smile.jpg sözünü tutsaydı şu aralar rahat uyku çekebilecektim. Eğer yalan söylediyse ne yapabilirdim. 


15 yıl hiç bir şey yapmadım ve disketi bir rafa kaldırdım. 15 yıldır her gece Smile.jpg rüyalarıma giriyor ve sözlerimi yay diyor. 15 yıldır sağlam duruyorum. Ama zor zamanlarım elbette oluyor. Diğer arkadaşlarımın çoğu intihar ettiler. Bazıları tamamen sessizdi. İnternet üzerinden yavaşça kayboldular. Onlar en çok endişelendiklerimdi. 


Umarım beni affedersiniz, Bay L., geçen yaz gerçekten çok korktum be utandım Bay L.., sizden istediğim şey lütfen araştırmanıza devam etmeyiniz. Ve son demek istediğim. Herkes hatta benden bile güçlüler onun emirlerine itaat ediyorlar. 


İşin başındayken bırakın. 


Saygılar, 

Mary E. 

Terence aylar sonra bana ulaştı ve Mary'nin kendini öldürdüğünü yazdı. Arkasında bıraktıkları ise eposta adresini kapatması ve disketi siyah bir plastik olana kadar yakmasıydı. Bu bölüm onu da çok rahatsız etmişti çünkü disket eridiğinde plastik gibi değil, hayvan eti gibi erimişti. 


Ben de açıklamalıyım ki ilk duyduğumda ben de şaka zannettim. Ancak daha sonra bu olay yaygınlaştı ve Chicago tabanlı forumlarda en gözde konu oldu. Gazetede Mary E.'nin haberi çıkmıştı ve öldüğü yazıyordu. Ve evet, intiharın nasıl gerçekleştiği hakkında hiçbir şey yazmıyordu. Artık bu konuyu araştırmayacağım. Hatta Mayıs'taki finallerimden beri araştıracak zamanım kalmadı. 


Dünyanın bizi test etmesi için garip yolları vardır. Mary E. ile olan röportajımdan tam bir yıl sonra bir eposta aldım 


To: jml@****.com 

From: elzahir82@****.com 
Subj: gülücük</p> 

Eposta adresini buldum ve profilinden Smile.jpg ile ilgilendiğini anladım. Aslında herkesin söylediği kadar kötü bir şey değil. Bak sana resmi atıyorum. Sadece sözleri yayıyorum. 


:) 


Son satırı görünce kemiklerime kadar titremiştim. 


Bir attachment dosyası vardı, doğal olarak, Smile.jpg idi. Çoğu zaman indirmiştim, ancak hepsi sahteydi. Düşündüm, ve hiçbir zaman Smile.jpg'nin lanetine katılmamıştım. Mary E.'nin hesabı beni korkutmuştu. Evet. Ama onun her zaman akıl hastası olduğunu düşünmüştüm. Bir düşünün. Smile.jpg nasıl olur da birilerini lanetleyebilir ki? Sadece gözleriyle lanetleyen bir yaratık. 


Anlayamıyorum, peki neden efsane önceden beridir var? 


Eğer dosyası indirseydim ve baksaydım, belki de Mary haklı çıkabilirdi. Belki de rüyalarımda bana sözlerini yaymam emrini verebilirdi. Ne yapmalıydım? Hayatımın geri kalanını Mary gibi mi yaşamalıydım. Yoksa bu bitene kadar savaşmalı mıydım? Belki de sözleri yaymalıyım, sonuna kadar. Peki nasıl, kime yaymalıyım? 


(X)


Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek

Jeff The Killer

PROFİL

Diğer İsimleri: Jeff
Bağlılık:Yok
Türü: İnsan,İblisimsi
Kaçış Yöntemi:O da neredeyse insan sayılır ama yinede güçlü ve hızlıdır dikkat edin.Silah kullanırsanız onu yenebilirsiniz.



PASTA


Tahmin edilemeyen cinayetlerden haftalar sonra, gizemli katil hala kayıtların en üstünde.Genç çocuk katilin saldırılarından kurtulmuştur ve hikayesini anlatıyordur.
"Kötü bir rüya gördüm ve gece yarısında uyandım," "Camın açık olduğunu gördüm ve kapatmak için kalktım yatmaya geri dönmek için yatağıma gittim.Garip bir his doğdu içime, sanki birisi beni izliyordu etrafa baktım az kalsın yatağımdan zıplıyordum.Orada perdelerin arasında bir şey beni gözetliyordu.2 tane göz gördüm ama bunlar normal göz değildi.Onlar karanlıktı ve tıpkı bir daire gibi gözü vardı.Onun ağzını gördüğüm zaman nasıl desem.. Uzundu.. Korkunç bir gülümseme vardı. Bu gülümseme o kadar korkunçtu ki bedenimle beraber saçım bile titredi.. sanki bir heykel gibi izliyordu beni..
Ve konuştu "Shhhh, 
Sadece Uyumana bak." Çığlık attım, bıçağını çekip kalbime nişan aldı. Yatağımın üstüne zıpladı.. Tekmeledim,yumrukladım,etrafında dönüyordum. Odaya babam girdi. Adam elindeki bıçağı babamın omzuna fırlattı.Eğer komşulardan birisi polisi arasaydı.. belki adamın işi bitecekti.

Polis hala bu adamı arıyordu. Eğer birisi bu açıklamadaki herhangi bir şeyle karşılaşırsa lütfen polis departmanına başvursun.


Jeff ve ailesinin yeni bir komşuları vardı. Onların babası işinde terfi edilmiş, ve en iyi şekilde yaşayan "Zevk" dolu komşulardı. Jeff ve onun kardeşi Lui hiç şikayet etmediler.Yeni ve daha iyi evleri var.Sevmemek elde mi?Taşınırken,komşulardan biri geldi.
"Merhaba" "Ben Barbara; ben bu sokağın ötesinde oturuyorum.Sadece kendimi ve oğlumu tanıtmak için geldim" Kadın arkasını döner ve oğlunu çağırır. "Bak Billy, Bunlar yeni komşularımız." Billy'de merhaba dedi ve sonra içeri girdiler.
"Şey,"dedi Jeff'in annesi, "Ben Margaret, ve buda benim kocam Peter, bizim iki oğlumuz var,Jeff ve Liu" Kendilerini tanıttıktan sonra,Barbara onları Bill'in doğum gününe davet etti. Jeff ve ailesi ev işlerini bitirdikten sonra Jeff annesinin yanına gider.
"Anne, neden bizi çocukların partisine davet ettin? Eğer farkında değilsen, Ben aptal değilim."
"Jeff,"Dedi annesi,"Biz buraya taşındık;Ve biraz komşularımızla vakit geçirmemiz gerek. Şimdi Biz partiye gidiyoruz, Ve NOKTA." Jeff konuşmaya başladı fakat kendini durdurdu, Kendisi de hiç bir şey yapamayacağını biliyordu.Odasına yürüdü ve yatağına uzandı ve tavana doğru baktı ve aniden garip bir his hissetti. Kötü bir histi. Jeff bunun sadece kramp gibi bir şey sandı ve annesinin sesini duydu ve yanına gitti.
Sonraki gün, Jeff merdivenlerden indi ve kahvaltı etti ve okula gitmek için hazırlandı.Kahvaltısını ederken o garip hissi tekrar hissetti ama bu sefer çok ağır ve güçlüydü. Hafif bir acı verdi Fakat yine umursamadı.Otobüs durağına gittiler ve otobüsü beklerken bir kaç çocuk kay kay ile üstünden zıpladılar,"Ne oluyor lan!?" dediler.
Kay kaya tekme atıp eliyle aldılar. olar 12 yaşındaymış gibi görünüyorlardı. Jeff den bir yaş küçük. Aeropostale T-Shirt ve yamalı kot giyiyordu.
"Vay,vay,vay görünüşe göre biraz yeni et bulduk." Birden 2 başka çocuk belirdi. birisi sıska biriside iri yarı."Ve o Troy." şişman çocuğa baktılar.
"Ve ben" Dedi birinci çocuk,"Ben Randy.Şimdi,Siz çocuklar küçük bir bedel ödemelisiniz yol parası gibi."Liu ayağı kalktı,Ve yumruk atmak için hazırlandı ve çocuklar Liu ya bıçaklarını çektiler."Demek öyle. Ben daha çok birlik olmayı tercih ediyordum ama siz zor yolu tercih ettiniz."Çocuklardan birisi Lui'nin cüzdanını aldı. Jeff yine aynı hissi hissetti. Fakat bu sefer çok acıtıyordu. Ayağa kalktı, ve Lui'yi oturttu ve çocukların üzerine doğru yürüdü."
"Dinle beni seni küçük serseri, hemen kardeşimin cüzdanını vereceksin!" Randy cüzdanı cebine soktu ve bıçağını çekti.
"Hı? Ne yapacaksın?" Jeff çocuğun burnuna kafa attı.Sonra Jeff çocuğun bileğini kırdı. Randy çığlık attı ve Jeff bıçağı onun elinden aldı. Troy ve Keith koşarak uzaklaşmaya çalıştı, fakat Jeff çok hızlıydı. Randy i yere fırlattı. Keith koşmaya çalıştı.fakat Jeff yetişti ve Keith'in kolunu bıçakladı.Keith bıçağını düşürerek yere düşerek çiğlık atmaya başladı.Troyda koşuyordu.Fakat Jeff in bıçağa ihtiyacı yoktu. Jeff Troy'un midesine doğru sert bir yumruk attı. Troy yere düştü.Yere düştüğü gibi ortadan kayboldu. Liu hiç bir şey yapamadı fakat hayretler içinde Jeff'e
 bakıyordu.
Sadece "Jeff Bunu nasıl yaptın!?"dedi. Otobüsün geldiğini gördüler ve hızlıca koşmaya başladılar otobüs sürücüsü Randy ve diğerleri için koşuyordu. Jeff ve Liu okula gittiler, Ne olduğu hakkında bir şey söylemeye cesaret edemediler. Liu kardeşinin birkaç çocuğu hakladığını biliyordu, fakat Jeff daha fazlasını biliyordu. Bu şey, korkunç bir şeydi. Ne zaman bu hissi hissetse güçleniyordu.Eve geldiklerinde ve ailesi bugün nasıl bir gündü diye sorduklarında garip bir ses ile "Bu gün harika bir gündü !"Ertesi sabah kapının çaldığını duyan Jeff aşağı indi ve iki tane polis ve annesini gördü. Annesi sinirli gözüküyordu.
"Jeff bu polisler diyor ki sen 3 çocuğa saldırmışsın. Fakat bu normal bir saldırı değil, onlar bıçaklanmış. 
BIÇAKLANMIŞ OĞLUM!."
"Anne onlar ben ve Lui ya bıçak tutmuştu."
"Oğlum," dedi polislerden birisi,"Biz 3 çocuk bulduk 2 si bıçaklanmış, birisinin midesinde çürük var, ve biri de kaçmaya çalıştığın hakkında tanığın var. Şimdi bize ne diyeceksin?" Jeff diyebileceği tek şey ikisinin saldırıya uğradığı idi. Fakat bu işe yaramayacaktı. Yani Jeff kendisini veya Lui'yi koruyacak bir şey yapmalıydı.
"Bayım, o.. O bendim. ben, hepsini hakladım Lui beni engellemeye çalıştı ama durduramadı."
"Şey çocuk, görünüşe gör.."
"Bekle!"dedi Lui. Lui'nin elinde bir bıçak vardı. Polisler silahlarını çektiler.
"O bendim, hepsini ben dövdüm!"
"Oğlum, sadece o bıçağı indir!" Dedi polis. Lui bıçağı attı ve ellerini kaldırıp polislere doğru yürüdü.
"Hayır Lui, o Bendim! Ben yaptım!"Jeff ağlıyordu.
"Kendini suçlamaya çalışma. Tamam beni götürün."Polis Lui'yi arabaya götürdü.
"Lui, Söyle onlara o bendim! SÖYLE ONLARA! BENDİM!" Jeff'in annesi Jeff'i tuttu.
"Jeff lütfen, yalan söylemene gerek yok.Lui'nin olduğunu biliyorduk, durabilirsin."Jeff yardım edemeden araba uzaklaştı. Bir kaç dakika sonra Jeff'de bir şeyler yanlış gidiyordu.
"Oğlum bu da ne?"Jeff cevap vermedi. Ses telleri ağlamaktan kasılmıştı.Bir saat sonra Jeff eve doğru yürüdü, ailesini görmüşler hepsi şaşırmış, üzgün ve hayal kırıklığına uğramışlardı. Jeff onlara bakamamıştı. Jeff uyumaya gitti ve aklındaki bütün şeyleri unutmaya çalıştı. Bugün Cumartesi. Jeff'i annesi uyandırmıştı,mutluluktan suratı gün ışığı gibi parlıyordu
"Jeff, Gün geldi." dedi ve perdeleri açtı annesi.
"Ne, bugün ne var anne?"
"Bugün Billy'nin partisi var."
"Anne şaka yapıyorsun değil mi?
"Jeff biz ikimiz ne olduğunu biliyoruz.Bu parti aranızı açacağına inanıyorum.Şimdi giyin."Jeff'in annesi odadan ayrıldı.Sıradan bir tişört ve kot giyerek aşağı kata indi.
"Sadece bunları mı giyeceksin?" dedi Annesi
"Abartılı giymekten iyidir."dedi.
"Git biraz giyin.Güzel bir izlenim yaratmak istiyorsan." dedi babası.
Jeff, "Süslü kıyafet giymek istemiyorum!" diye bağırdı.
"Sadece bir kaç şey giy." dedi annesi. Jeff etrafına bakındı bir şeyler bulamadı zaman geçtikçe siyah bir pantolon ve beyaz bir kapüşon giydi.
"Sen ne giyiyorsun öyle?"Dedi ikiside(Annesi Babası).Anneside "Oh, Değiştiricek vaktimiz yok sadece gidelim!"Bill'in evine uğradılar bütün aileler çok sıkı giyinmişti. Fakat Jeff evde hiç çocuk görmemişti.
"Çocuklar dışarıda. Jeff, onlarla tanışmak ister misin?" Dedi Barbara.
Jeff dışarı çıktı ve çocukları gördü. Kovboy kostümleri ile kendilerine ateş ediyorlardı plastik silahlarla.Bir çocuk geldi elinde bir oyuncak silah vardı.
"Hey. Bize katılmaya ne dersin?" dedi.
"Ah hayır çocuk. Bu şey için çok yaşlıyım."Sonra çocuk köpek bakışları ile Jeff'e doğru baktı.
"Lütfen" Dedi çocuk. "Peki" dedi Jeff. Şapkayı taktı ve çocuklara ateş etmeyi başladı. İlk başta bunun çok saçma olduğunu düşündü fakat sonradan hoşlanmaya başladı. Hatta havalı olduğunu bile düşünmeye başladı. Aniden garip bir ses duydu. Randy Troy ve Keith kaykayları ile beraber jeff in üstüne zıpladı. Jeff oyuncak silahını düşürdü. Randy Jeff'e nefret dolu gözler ile bakıyordu.
"Merhaba, Jeff'di, değil mi?" dedi. "Bizim bir kaç bitmemiş sorunumuz var galiba." Jeff bereli burunu görünce. "Galiba en son hepinizin altınıza sıçmanızı sağlamıştım, ve sen benim kardeşimi hapishaneye gönderdin."
Randy sinirli gözlerle suratına baktı."Hayır, o gün sen bizim kıçımızı tekmelemiş olabilirsin fakat bugün değil." Sonra Randy Jeff'e doğru koştu ikisi yere düştü. Randy Jeff'in burnuna yumruk attı, ve jeff onun kulaklarından tutup vurdu verdi. Çocuklar çığlık atıyordu ve aileler koşarak evden dışarı çıktı. Troy ve Keith ikisi silahlarını ceplerinden çıkardı
Randy bıçağını çekip Jeff in omzuna sapladı.
Jeff çığlık atıp dizlerinin üstüne düştü. Randy suratına doğru tekmelemeye başladı. 3. tekmeden sonra Jeff ayağını tutup çevirdi,Randy yere düştü ve Jeff kalkıp kapının arkasına yürüdü. Troy onu tuttu.
"Yardıma ihtiyacın var mı?" Jeff'i tutup verandaya doğru attı. Jeff kan öksürmeye başladı.
"Hadi Jeff DÖVÜŞ!"Jeff'i tutup mutfağa fırlattı. Randy bir şişe votka buldu ve Jeff'in kafasında kırdı.
"Dövüş!" Jeff i oturma odasına fırlattı.
"Hadi jeff bana bak!" Jeff baktı, kafası delik deşik kanlar içindeydi. "Kardeşini hapishaneye attıran bendim! Ve şimdi sen burada sadece oturacaksın ve onun bütün yıl çürümesine izin vereceksin! Utanmalısın!" Jeff kalkmaya başlar.
"Sonunda! Kalktın ve dövüşe hazırsın sanırım."Jeff'in suratında kan ve votka vardı. Ve yine o garip hissi hissetti."Sonunda ayaktasın!" dedi Randy ve Jeff'e doğru koştu Bu olduktan sonra Jeff'in içinde bir şeyler parçalandı. Psikolojisi bozuldu bütün rasyonel fikirleri yok oldu şimdi her şeyi yapabilirdi. Randy'i tuttu ve kalbine doğru yumruk attı. O kadar sertti ki Randy'nin kalbinin durmasına sebep oldu. Randy'nin sesi kesildi ve Randy son nefesini verdi. ÖLDÜ.
Herkez şimdi Jeff e bakıyor. Aileler,Ağlayan çocuklar, Troy ve keith. ikiside Jeff e ateş ettiler fakat ıskaladılar. Jeff merdivenlere koştu Tory ve keith onu takip ettiğini hissetti. tuvalete kadar takip ettiler. ve Jeff havlu askısını alıp Troy ve keith mücadelenin içindeler. Bıçaklar hazırdı.
Troy Jeff'e bıçak salladı ama işe yaramadı. Jeff havlu askısını Troy'un suratına geçirdi. Troy yere düştü ve tek Keith kaldı. Troy'dan daha çevikti ve Jeff havlu askısını salladıktan sonra eğildi ve bıçağı bırakıp jeff'in boynunu tuttu. Onu duvara doğru itti. Çamaşır suyu gibi bir şey üstlerine döküldü. ikisini de yaktı ve ikisi de çığlık atmaya başladı. Jeff gözlerini yapabileceği en iyi şekilde sildi ve havlu askısını keith in kafasına salladı. Keith de garip bir gülüş vardı.
"Komik olan nedir?" diye sordu Jeff. Keith çakmağını çekti ve "Nemi komik?"Dedi."Senin çevren tamamen alkol ve çamaşır suyu." Sonra Jeff e doğru çakmağı fırlattı. ve Jeff alev aldı. Jeff kötü bir çığlık attı. yuvarlandı ama ateşi söndüremedi. Alkol onu cehenneme sürüklemişti neredeyse. Merdivenlerden düştü Jeff'i görünce
herkes çığlık atmaya başladı.

Jeff uyandığı zaman hiç bir şey göremiyordu, fakat omzunda bir çarpıklık sezdi ve her tarafında dikişler olduğunu fark etti. Ayağı kalkmaya çalıştı tam o sırada hemşire odaya girdi.
"Bence henüz yataktan kalkamazsın"dedi. Saatler sonra annesinin sesini duydu.
"Tatlım, iyi misin?" dedi. Jeff onu cevaplayamadı.Suratı tamamen sarılıydı.
"Tatlım iyi haberlerim var. Randy sana saldırdığı konusunda bilgi edinmiş. Lui artık serbest bırakılacakmış." "Ertesi gün serbest bırakılacak, siz ikiniz yine birlikte olabileceksiniz."
Annesi Jeff'e sarıldı ve Jeff'e görüşürüz dedi. 2 hafta gibi bir süre sonra bandajları çözülecekti.
"En iyisini umalım."dedi doktor. Çabucak suratındaki bandajları çıkardı.
Suratı gördükten sonra Jeff'in annesi çığlık attı.
"Ne? Ne oldu benim suratıma" dedi Jeff sonra tuvalete koştu ve suratına baktı.Suratı, tamamen berbattı. Dudakları yanmıştı ve kıpkırmızı olmuştu suratı açık beyaza dönmüş,göz kapakları yanmış ve saçı kahverenginden koyu siyaha dönmüştü.(Tıpkı resimdeki surat gibi).


Yavaşça elini suratına değdirdi ve derisini hissetti. Aynaya baktıktan sonra ailesinin yanına gitti.
"Jeff" Dedi Lui "Bence o kadar kötü değil."
"O kadar kötü değil mi?" der Jeff, "Muhteşem!" Ailesi tamamen şaşırmıştı. Jeff kontrolsüz bir şekilde gülmeye başladı.
"Ah, Jeff iyi misin?"
"İyi mi? bu kadar mutlu olmamıştım haaaaha hahaa, bana bak. Bu surat tamamen harika!"Gülmeyi durduramıyordu. Randy ile dövüşürken Jeff'in aklında bir şeyler oldu. akıl sağlığı Bozuldu. Şimdi tamamen çılgın bir ölüm makinesi idi, işte bunu, ailesi bilmiyordu.
"Doktor," dedi Jeff'in annesi, "Benim oğlum iyi mi.. hani, kafası.."
"Oh evet, bu tipik sert darbeler yüzünden bu tür şeyler normaldir. Eğer davranışları 2-3 hafta içinde değişmez ise bana getirin onu psikoloji testine sokalım."
"Oh Teşekkürler doktor." "Jeff tatlım hadi gidelim."
"Tamaaaahaham Anneciiim, hahahah ahahhhhhaaa!"
Geceleyin Jeff'in annesi tuvaletten ses geldiğini duyar ve tuvalete gitti. Birisinin ağladığını duydu ve yavaşça içeri girdi, gördüğü şey onu korkuttu. Jeff elinde bıçakla suratında bir gülümseme yapmıştı.
"Jeff ne yapıyorsun?" diye sordu annesi.
Jeff annesine bakar "Kendimi gülümsemekten durduramıyorum annecim. biraz acıtıyor ama buna deydi.Şimdi sonsuza kadar gülümseyeceğim!" Jeff'in annesi gözünü fark etti gözü sanki bir yüzük gibiydi! Siyah bir yüzük..
"Jeff, senin gözlerin!"
"Suratımı göremiyorum. Artık gözlerimin kapanmasından sıkıldım. bende göz kapaklarımı yaktım ki sonsuza kadar suratımı göreyim; yeni suratımı!." Jeff'in annesi geriye doğru kaçmaya çalıştı. "Sorun ne annecim? Güzel değil miyim?"
"Hayır oğlum," Dedi, "Hayır güzelsin. Hadi babana da gösterelim."Hemen koşa koşa kocasının yanına gitti."Tatlım,Silahı getir ve..." Jeff'i görünce konuşmayı bıraktı ve elindeki bıçağı gördü.
"Anne.Yalan söyledin." Bu duydukları son şeydi. Jeff üstlerine doğru koştu ve ikisini de öldürdü.
Lui kalktı, ve sesin geldiği tarafa gitti ne olduğu hakkında hiç bir fikri yoktu, sadece gözlerini kapatıp uyumaya çalıştı. Birisinin onun izlediği hakkında bir hisse kapıldı. ve baktı. Jeff'in eli ağzını kapatmış. Ve bıçağı ona doğru uzatmıştı Jeff'ten kaçmaya çalıştı ama işe yaramadı. Jeff ona doğru fısıldadı.

"Shhhhhhh,"Dedi Jeff,"Sadece Uyumana bak."


(X)

Diğer bloglarımız:

-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi  blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı

- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute

-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya

-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology

-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog


Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:

-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek