Her gün oturup kitap okuduğum kafeden o akşam olması gerekenden neredeyse 3 saat geç çıktım. Nedeniyse yeni keşfettiğim bir kitaba olan saplantımdı. Sayfaları çevirdikçe çeviresim gelmişti. Ve sonunda gözlerim harap olmuş bir şekilde kitabın son sözünü okudum. Ayaklarımın uyuştuğunu fark ettim ve zorlukla doğrularak kafeden çıktım. Saat akşamın 10'u olmuştu. Hava çoktan kararmış, kuşlar cıvıltıları kesip yuvalarına çekilmişlerdi. Halen elimde olan kitabın mükemmel karton kapak dokusu üzerinde elimi bir kez daha gezdirdim ve çantama attım. Sokak fazla kalabalıktı. İnsanlar bir an önce evlerine çekilip rahatlamanın peşindeydiler. Bu gürültüye daha fazla dayanamadım. O an, içimde bir değişiklik yapma isteği uyandı. Yıllardır kimsenin kullanmadığı o ürpertici ara sokaktan eve gitmek istemiştim. Bunun için yeterince cesaretli miydim? kafamda değişik sorular dolanmaya başladı. Bir an, kendimi o ara sokaktan çığlıklar atarak kaçarken hayal ettim. İlginç bir histi. Çok kitap okumak beynimi bulandırmıştı. Sonunda karar verdim ve 101. ara sokağa doğru ilerlemeye başlamıştım. 6 yıl önce, bu güzel ve sakin şehrin güzelliğine berbat bir kara çizgi oluşturmuştu bu sokak. O dönemlerde cinayet denildiğinde akla hemen 101 sayısı gelirdi. Çünkü o ara sokakta, Lophy Marker ya da kısa adıyla LM olarak bilinen seri katil 15 kurbanını canice öldürmüştü. Polislere yakalandığında verdiği ifadede 101. sokağın onun evi olduğunu, hayatı boyunca oraya kimsenin girmesine izin vermeyeceğini söylemişti. Yargıç, LM hakkında ömür boyu hapis cezası kararı vermişti. Fakat LM, mahkumluğunun 10. yılında kaldığı hapishanede büyük bir kaosa neden olmuş, ve ortalığın karışıklığından faydalanarak firar etmişti. O günden sonra da izine bir daha rastlanamadı.
Haliyle, şehrin sakinleri artık 101. sokağa girmeyi bırakmışlardı. Polis Departmanlığı, halkı sakinleştirmek ve ikna etmek için yerel basının önünde sokağı tamamiyle incelese de, halk o günden sonra 101. lanetli ara sokağa asla adımını atmadı. O akşam öylesine kafama esen fikir, beni 101. sokağa sürüklemeye başladı. Kafamın içindeki yabancıya cesaretli olduğumu göstermek istemiştim sanki. Ve şimdi şehrin gürültüsünden kopmuştum. İki ayağım da 101. sokağa basıyordu. Ortalık ıpıssızdı. Serin rüzgarlar saçımın bir kaç telini havalandırdı. Vücüdum, istemsizce hafif bir şekilde titredi. Ve yoluma devam ettim. 5 metre yürüdükten sonra, sonunda rahatladım. Beynimdeki korkuyu söküp atmıştım. Çünkü önümde yürüyen bir yabancı vardı. "Sonunda!" diye düşündüm. "Benden başka cesaretli bir kişi daha mı? Ne güzel!" öylece arkasından yürüyordum. Yabancının arka cebinden cüzdanı sandığım bir şey düştü. Koştum ve aldım. Gerçekten çok kalındı. Yanlışlıkla açıldı ve içinden yere onlarca parça... göz savruldu. İşte o an neye bulaştığımı anlamıştım. Cüzdanı yere attım ve onu karşımda gördüm. Yıllar önce TV'de gördüğüm bu yüzü asla unutmam. "Lophy Marker." arkamı döndüm ve koşmaya başladım. O kadar hızlı koşuyordum ki çantam bile sırtımdan çıkıp geriye fırladı. Ve tam 101. sokaktan çıkmak üzereyken kulağımın tam yanından geçen bıçak, boşluğa savruldu.
(X)
Diğer bloglarımız:
-Hary Potter için özel hazırlanan TheCU resmi blogu Zümrüdüanka Yoldaşlığı
- Doctor Who ile ilgili TheCU'nun resmi Whovian blogu Whovian İnstitute
-Anime,Manga ve benzeri şeyler için açılan resmi TheCU blogu TheCUjaponya
-Pastalar (korkunç hikayeler.Ayrıntılı bilgi için bloga bakın) ve korkun diğer şeyler için açılan resmi TheCU resmi blogu Creeptology
-Resimli Roman (çizgiroman+grafikroman+videoroman) rehber, tanıtım ve duyuru TheCU resmi blogu TheCUblog
Ortak sosyal ağ zincirimiz olan SusLine'ın resmi blogları:
-Teknoloji (çoğunlukla oyun) destek SusLine resmi blogu Klavye Destek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder